Almanya’da halk erken genel seçimler için sandık başına gidiyor. Yaklaşık 1 milyonu Türk kökenli olmak üzere 7,1 milyon yabancı kökenli toplam 59,2 milyon seçmen, lokal saatle 08.00 prestijiyle 21. Periyot Federal Meclis’in (Bundestag) 630 üyesini belirlemek üzere oy kullanmaya başladı. Birinci sefer oy kullanacak seçmen sayısının ise 2,3 milyon olduğu açıklandı.
Saat 18.00 prestijiyle sona erecek seçimler için 16 eyaletteki 299 seçim bölgesinde kurulan sandıklarda 675 bin kişi misyon yapıyor. Ülkede 29 partinin katıldığı seçimlerde 53’ü Türk kökenli olmak üzere 4 bin 506 aday Federal Meclis’in yeni üyesi olmak için yarışıyor.
Peki, Almanya’daki Türk seçmenler mevcut siyasi partilerin adayları ve siyasetleri hakkında ne düşünüyor?
ANA GÜNDEM: GÖÇMENLER VE EKONOMİ
BBC Türkçe’nin haberine nazaran, anketler, çok sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin oylarını geçen seçimlere nazaran iki katına çıkardığını gösteriyor.
Yapılan farklı anketler, bir müddettir AfD’nin oylarının yüzde 20 olduğu söylüyor. Seçim sonuçlarını merakla bekleyen birçok kişi bu oranın daha da fazla çıkmasından tasa ediyor. Türklerin gündemindeki sıkıntılar arasında ‘artan sığınmacı sayısı, sokaklardaki asayiş sorunu ve ekonomi’ başta geliyor.
BBC Türkçe’ye isimlerini vermeden konuşan Türk kökenli göçmenlerin birçok, son 10 yılda hem Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) hem Sosyal Demokrat Parti (SPD) hükümetlerinin, sayısı artan sığınmacıları yönetemediği görüşünde birleşiyor. Bu nedenle AfD’ye oy vermenin ‘kendi bacağına sıkmak’ olacağını söylüyor.
Almanya’daki Türk vatandaşlarının uzun müddettir beklediği ‘çifte vatandaşlık hakkının kaldırılması’ veya ‘şartlarının ağırlaştırılması’ ihtimalleri de seçim kampanyalarında sağ partilerin lisana getirdiği bahisler ortasında öne çıkıyor.
TÜRK KÖKENLİ ADAYIN SÖZLERİ
Seçimden birinci sırada çıkması beklenen CDU’nun Köln’den tekrar aday olan milletvekili Serap Güler, geçen yılki vatandaşlık yasasında yapılan değişikliği eleştirenlerden.
Güler, BBC Türkçe’ye demecinde, “Şu anki maddede üç yılda bile vatandaşlığa geçme imkanınız var. Biz bir ülkeyle üç yılda bu türlü bir bağ kurulabileceğine inanmadığımız için bunu değiştirmek istiyoruz” dedi.
CDU’dan Serap Güler’e nazaran, orta yaştakiler ve kendi işini kurmuş beşerler, öbür yaş kümelerine nazaran CDU’ya daha fazla oy veriyor.
Serap Güler
“TÜRK SEÇMEN SAĞA KAYIYOR”
Köln Üniversitesi ve Lund Üniversitesi‘nde misyon yapan Siyaset Bilimci Dr. İnci Öykü Yener-Roderburg ise çok sağın yükselmesiyle birlikte “Alman siyasetinin sağa kaydığının” altını çizdi.
Dr. Yener-Roderburg, AfD tarafından özellikle ‘göçmenler ve ekonomi’ üzerinden kurgulanan siyasi kampanyanın, merkez partilerin çizgilerinde değişikliğe neden olduğunu vurguladı.
BBC Türkçe’ye nazaran, “Almanya’da siyaset sağa kayarken, Türk kökenli seçmenlerin tercihlerinin de eskisine kıyasla daha çok sağa kaydığı,” görüşülen uzmanlar ve siyasetçiler ortasında ortak bir görüş.
Dr. İnci Öykü Yener-Roderburg
“TÜRK İŞ İNSANI VE EMEKÇİNİN MUHTAÇLIKLARI FARKLI”
Geçmişte SPD’den milletvekilliği yapmış olan Dr. Lale Akgün, BBC Türkçe’ye demecinde, “Bugün Almanya’da 3 milyon Türk kökenli insan yaşıyor ve bu insanların farklı görüşleri, ilgi alanları, eğitim seviyeleri, ekonomik sınıfları var” dedi.
Akgün, “insanların oy verme tavırlarının kökenlerinden değil toplumdaki yerlerinden, mesleklerinden ve gereksinimlerinden ortaya çıktığını” kaydetti.
Dr. Lale Akgün
Akgün, kelamlarına şöyle devam etti:
“Yanında 300 kişi çalıştıran bir Türk iş insanının politik seçimi farklıdır, bir yerde emekçi olarak çalışan bir insanınki farklıdır. İkisinin muhtaçlıkları tıpkı olamaz fakat ikisine de Türk seçmen deniyor. Bu ortada SPD’nin seçmen kitlesi de çok değişti. Emekçiler, işçiler yalnızca SPD’ye oy vermekten vazgeçti, öbür partilere dağıldı…”
“Oy vermek yalnızca insanların başlarıyla verdiği bir karar değil, o kadar çok insan oyunu hisleriyle kullanıyor ki kestirim edemezsiniz. Hisleriyle oy kullananların içinde de AfD’ye oy verenlerin sayısı çok fazla.”
AFD VE MUHAFAZAKAR TÜRK SEÇMEN
Öte yandan, “Türkiye’de sağa, Almanya’da sola veriyorlar savı artık gerçek değil” diyen Dr. Yener-Roderburg, AfD’yi destekleyen Türk kökenli seçmenler olmasının kendisini şaşırtmadığını şu sözlerle ifade etti:
“Tabii ki olacak. Zira artık burada yaşayan Türkiyelilerin tek bir kümeymiş üzere varsayılması hakikat değil. Kimi insanın önceliği göçmen sorunu olabilir. Bu insan Türkiyeli de olabilir. O vakit AfD’yi kendine yakın bulacaktır. Birtakım partiler birtakım seçmenleri yalnızca tek bir sebeple tesirler ve seçmenler yalnızca o sebep için o periyotta o partiye oy verir. AfD tahminen de bunu başardı.”
SPD’den Lale Akgün de AfD’nin Türk kökenli kimi seçmenleri kendisine nasıl çekebildiğini şu sözlerle anlattı:
“AfD ‘Biz burada çalışan işçiye karşı değiliz, biz burada devletten geçinenlere karşıyız’ diyor ve bu Türk seçmeni tam ciğerinden vuruyor. Zira o da bunu düşünüyor. Bu niyet onu o partiye yaklaştırıyor. AfD’nin ‘Kadın ve erkekten öbür cinsiyet yoktur, kıymetli olan ailedir’ üzere telaffuzları de Türk seçmenin tutucu dünya görüşüne çok yakışıyor.”
“TERSİNE GÖÇ” MÜMKÜN MÜ?
BBC Türkçe’ye nazaran, AfD’nin kullandığı tabirlerden biri de ‘remigrasyon’, yani bilakis göç. Son devirde Avrupa’daki çok sağ partiler ortasında popülerleşen bu kavram, göçmenleri ve sığınmacıları geldikleri ülkelere geri göndermek manasında kullanılıyor.
Almanya’daki 267 derneği bir ortaya getiren Almanya Türk Topluluğu (TGD) Lider Yardımcısı Hülya Coşkun, bu tartışmanın Türkleri çok etkilediğinin altını çizdi.
Öte yandan, uzun yıllardır Almanya’da yaşayan küçük işletme sahipleri, BBC Türkçe’ye demeçlerinde, ‘Almanya’da kim iktidara gelirse gelsin göçmen emekçilerin ve patronların ülkelerine geri gönderilmesinin mümkün olamayacağını, bunun Alman iktisadına büyük ziyan vereceğini’ söyledi.
Gazeteye konuşan bir esnaf, etrafındaki ondan fazla dükkanı tek tek gösterip göçmen sahiplerini saydıktan sonra “Göçmenleri geri gönderirlerse otobüsleri, tramvayları, taksileri kullanacak, inşaatlarda yahut hastanelerde çalışacak kimse bulamazlar” dedi.
Almanya’da tüm büyük partiler, seçimden sonra AfD ile koalisyona girmeyeceklerini açıkladı. Lakin anketlere nazaran AfD’nin iktidara gelemese bile, her beş seçmenden birinin desteğini alarak ikinci parti olması, Alman siyasetine ve ülkedeki göçmenlere kalıcı bir tesir bırakacağa benziyor.
