Gazeteciler Cemiyeti tarafından 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ve Gazeteciler Cemiyeti’nin 79. Kuruluş Yıl Dönümü münasebetiyle resepsiyon düzenlendi.

Gazeteciler Cemiyeti Lideri Nazim Bilgin ve Gazeteciler Cemiyeti İdare Şurası Üyesi Ümit Gürtuna, gazetemiz muharriri Şükran Soner’e 2024 Meslek Onur Ödülü’nü takdim etti.

Nazmi Alım, resepsiyonda yaptığı konuşmada, Gazeteciler Cemiyeti’nin Kurucu Başkanı Mekki Sait Esen ve yol arkadaşlarını andı. Alım, “79 yıl önce bugün Gazeteciler Cemiyeti 1946 yılında kuruldu. Cemiyet Başkanlığımızı yapan Mekki Sait Esen, Ecvet Güresin, Gazanfer Kunt, Atilla Bartınlıoğlu, İbrahim Cüceoğlu, Metin Toker, Doğan Kasaroğlu ve Beyhan Cenkçi’yi rahmetle anıyoruz. Liderlerimizden Altan Öymen’e ise sağlıklı uzun bir ömür diliyoruz” dedi.

“Yıllardan beri bu günü bayram olarak kutlayamıyoruz” diyen Alım, şunları söyledi:

“Çünkü kazanılan hakların birçoklarını kaybettik. ?Çünkü bugün gazetecilerin birçok taban fiyat düzeyinde maaşlara mahkûm edilmiştir. ?Çünkü bugün meslektaşlarımız iş teminatından uzak, her an işten atılma dehşetiyle haber yazmak zorunda bırakılmışlardır. Zira bugün, üzerinden iki yıl geçmesine rağmen zelzele bölgesindeki gazeteciler hayatta kalma savaşı vermektedir. Bugün Hatay’da, Adıyaman’da, Kahramanmaraş’ta, Malatya’da meslektaşlarımızın çalıştığı gazete ve televizyonlar, çadırlarda ve konteynerlerdedir. Zira bugün, depremzede milyonların sesi, soluğu, gözü, kulağı olacak mahallî basının enkazdan kurtuluşu sağlanmamış, iki yıldır süren karanlığa hiç hala ışık sızmamıştır. Zira bugün, haberleri ve yorumları nedeniyle gazeteciler sabaha karşı meskenleri basılarak, kelepçelenerek gözaltına alınmakta ve tutuklanmaktadır. Yani özgürlük prangalanmış vaziyettedir. Haklarında hiçbir kayda kıymet kanıt olmayan gazetecilerin parmaklıklar ardına atılmasına, mesken hapislerine mahkûm edilmesine maalesef toplum alıştırılmıştır. İşte bu nedenle 10 Ocak bayram değil dayanışma ve çaba günüdür.

“79 YILDIR BU İNANÇLI MEŞALEYİ BİRLİKTE TAŞIYORUZ”

79’uncu yılımızdayız. Bu Cemiyet’e 79 yıldır kaygı ve korkaklar girmedi, bundan sonra da gireceklerini zannetmiyorum. 79 yıldır bu meşaleyi bu inançlı, güvençli arkadaşlarımızla yürüyerek, bazen koşarak ancak meşaleyi hiç düşürmeden taşımaya çalıştık. Bu benim son dönemim, onlara da ayrıyeten şükranlarımı sunuyorum. Bu kutsal yürüyüşte bize katılamayanlar, hiçbir aksiyonda ve yürüyüşte bulunamayanlar, personel ve iş yeri sözcü önlüğünü hiç giymeyenler, gecenin ayazında cezaevi ve mahkeme kapılarında beklemeyenler, gecenin ayazında varil ateşinde ısınmayanlar olacaktır. Onlara, bizimle yürüyüşe katılmadıkları için kızmıyoruz, onlara yazlık kışlık yerlerinde iyi oturmalar diliyoruz, yolları açık olsun. Bizimle yürüyen ve koşanlara selam olsun. Son olarak yaşasın kardeşlik, yaşasın basın özgürlüğü, yaşasın demokrasi, yaşasın cumhuriyet, yaşasın Atatürk ve onun prensipleri.”

Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener de “Bugün çalışma koşullarımızı düzenleyen yasanın yürürlüğe girişinin yıl dönümü ve tıpkı vakitte Cemiyetimizin 79’uncu kuruluş yıldönümü. 10 Ocak’larda bildiğiniz üzere, son 5 yıldır yalnızca Cemiyet’in kuruluş yıldönümünü ve Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlamak için değil birebir vakitte Meslek Onur Ödülü’nü meslektaşlarımız ortasından bir meslektaşımıza takdim ettiğimiz bir gün olarak da kutluyoruz” dedi.

“ÇOK BEŞERE ÖRNEK OLDUN”

Konuşmaların akabinde duayen gazeteci Şükran Soner’in hayatını anlatan sinevizyon gösterimi yapıldı. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilgin ve Gazeteciler Cemiyeti İdare Şurası Üyesi Ümit Gürtuna, gazeteci Şükran Soner’e 2024 Meslek Onur Ödülü’nü takdim etti. Gürtuna Soner’e, “Çok beşere örnek oldun, çok insan yetiştirdin. Seni kutluyorum” dedi.

“BENCE BU KARANLIK BİTTİ”

Ankara’da hiç vazife yapmamasına karşın böylesi bir mükafatın kendisine verilmesinin değerli olduğunu söyleyen Soner de şunları kaydetti:

“Şanslıyım öncelikle, içine düştüğüm eğitim şartları, dostluklar ve Cumhuriyet gazetesinin açtığı yollarda çok özgür oldum. Bu özgürlüğün sonu hiç olmadı. Gazetenin sahipleri, ömürlerinin hiçbir sürecinde hiçbir arkadaşımıza, ‘şunu şöyle yap’ demediler. Yapana teşekkür ettiler.

Tıpkı Cumhuriyet İhtilali üzere bir ihtilali, bir vakitler 212 sayılı kanun ile başlayan Basın Özgürlüğü ihtilali ile yaşadık. 2002’den sonra toplum olarak basın özgürlüğünde, ömür pratiğinde çok şey kaybettik ve çok bedeller ödedik. Her fırsatta her münasebetle gazetecinin fikir özgürlüğünün nasıl katledileceğinin taşları döşendi. Onun için bugünlerde fikir özgürlüğünün çok ağır darbeler yediği bir süreci yaşıyoruz. Bence bu karanlık bitti. En karanlık gecenin şafağından sonra ışık gelir. Ben bu yıl bu ışığı göreceğimizi ve çok yol alacağımızı düşünüyorum. Bütün örgütlenme özgürlüklerimiz için muvaffakiyetler diliyorum.”