Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’den yapılan açıklamayla, parti önderi Devlet Bahçeli’nin tüm çiftçiler, dar ve sabit gelirlilere katkı vermek maksadıyla “Askıda 9 Gülek Buğday Projesi”ne katılmaya davet ettiği belirtildi.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez, hususa ait yaptığı açıklamada, bu projelerin kamuoyunda farkındalık yaratmanın ötesine geçemeyeceğini söyledi. Tahlilin kamu siyasetlerinde olduğunu belirten Suiçmez, ”askıda buğday” kampanyasının bir sonuca ulaşmasının çok sıkıntı olduğunu kaydetti. Suiçmez, şunları söyledi:

“Bu tıp kampanyalar, kamuoyunda farkındalık yaratma dışında başarılı olamayacak, bir sonuca ulaşamayacak projeler. Esasen açıklamanın başında ziraî girdi maliyetlerinden kaynaklı problemlerin olduğu ve ülkemizdeki tarımda yanlış işleyen sürecin sorumluluğunun da tarımdan sorumlu kurum ve kuruluşların olduğu belirtiliyor. Yani ülkemizde ziraî girdi maliyetleri yüksek, verilen takviyeler yetersiz, verilen dayanaklar bir yıl sonra ödenmekte, bilhassa yaygın olan küçük çiftçiler bankalardan kredi kullanmakta. 900 milyar liraya ulaşmış bir kredi kısa vadeli kredilerin ölçüsü artmış. Bütün bunlara karşın üreten çiftçinin de üretim maliyetleri maalesef tarlada baskılanmakta. 

BUĞDAY ÜRETİCİ KÜSTÜRÜLDÜ

Enflasyon oranının yüzde 60’larda olmasına karşın Toprak Mahsülleri Ofisi’nin çiftçiye yüzde 11-12 seviyesinde bir artış yaptığını hatırlayan Suiçmez, kelamlarına şöyle devam etti:

“Yani buğday üreticisi küstürüldü. Mazotta, gübrede, ilaçta, yemde KDV, ÖTV indirimi yok. TÜİK’in açıkladığı en son aralık ayı girdi endeksi yüzde 33’lerde. Yıl sonu enflasyonu yüzde 42’lerde. Besin enflasyonu yüzde 42’lerde. Üretici problemli. Buğdayda da 20 milyon ton sarmalına takılmış durumdayız. Nüfsumuz 40 milyonken de 20 milyon ton üretiyorduk şu anda 86 milyon nüfusumuz var hala 20 milyon ton üretiyoruz. Toprak Mahsulleri Ofisinin depoları şu anda dolu. Makarnalık buğday alıp, işleyim yurtdışına makarna ve un olarak satmakla övünüyoruz. Maalesef bu yıl ihracat oranlarında yüzde 30’larda bir düşüş var. Bu türlü bir ortamda daha evvel ekmek fiyatlarını düşürmek için Toprak Mahsulleri Ofisi un sanayicisine subvansiyonlu kredi verirdi. O yolla da ekmek fiyatlarının fazla artması engellenirdi. O uygulamada da şu anda meşakkatler var.” 

“YARDIM EDİLECEK OLAN DAR VE SABİT GELİRLİ ÇİFTÇİLER

Üreticinin birebir vakitte tüketici olduğuna dikkat çeken Suiçmez, “Ülkemizde tüketicilerin gelir seviyeleri ortada. Minimum fiyat ortada. Emeklilerin maaşları ortada. Çiftçilerin ulusal gelirden aldıkları hisse, 1/3 oranında. Yani on bin dolarsa ulusal gelir, çiftçiler üç bin dolar alıyor” dedi.

Suiçmez, şu değerlendirmeleri yaptı:

”Çiftçi aslında dar ve sabit gelirli. Çiftçi aslında maliyetlerin altında bir fiyat eline geçtiği için üretimden çekiliyor. Çiftçi nüfusu esasen yaşlı ve çiftçi kendi ürettiği bugdaydan elden edilen ekmeği maalesef köylerde bile zincir marketlerden alıyor. Dolayısı ile yardım edilecek kesim dar ve sabit gelirli olan çiftçilerdir. Bunu da yapacak olan Tarım ve Orman Bakanlığıdır,  Hazine ve Maliye Bakanlığıdır, Ticaret Bakanlığıdır. Yani kamu idaresidir. Çiftçinin üreterek, tarımda kalması yerine esasen gelir seviyesi düşük olan yaklaşık bir minimum fiyat seviyesinde gelir elde eden küçük üreticilerin çoğunlukta olduğu bir ortamda çiftçiden dayanak olmayı beklemek artık uygulanan tarım ve iktisat siyasetlerinin iflas ettiğinin bir göstergesidir.” 

“ÇÖZÜM BUNLAR DEĞİL, ÜRETİM POLİTİKASI”

Projenin uygulanmasında da sıkıntılar olduğunu belirten Suiçmez, “Çiftçi zati üretemiyor, fedakardır bu kampanyaya da katılır. Fakat ülkemizde yasal sonların olduğu, kontrollerin olduğu yerde suistimallerin de çok olduğu bir gerçek. Yaklaşık 300 kilo buğdayı çiftçi kime verecek, çiftçilerden toplanan bu buğdaylar nerelerde depolanacak, bu buğdayı kim işleyecek, bu işlenen buğdaydan hangi fırınlar ekmek yapacak ve bu ekmeği kaç liradan dar ve sabit gelirliye sunacak? Dediğim üzere çiftçi üreticiyken ekmeğini bile zincir marketlerden alıyorken bu parasız verdiği buğdaydan kaç liraya ekmek alacak? Tahlil bunlar değil, üretim siyaseti. Buğdayda dışa bağımlılığı azaltmak, Toprak Mahsulleri Ofisi çiftçinin karını da katarak belirleyeceği bir alım siyaseti uygulaması ve girdilerde somut indirimler yapılmasıdır” diye konuştu.

“TÜM TARIM SİYASETLERİ TEKRAR DÜZENLENMELİ”

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı, sözlerini şöyle tamamladı:

“Gerek üreticiyi gerek tüketiciyi koruyan tedbirlerle üretici kar ederken tüketici de daha ucuz daha sağlıklı besine erişebilir. Buğday öznesini tüm eserler için kullanabiliriz. Et, süt, mısır, zerzevat meyve olmak üzere tüm üretimde sorun varsa tüm eserlerde üreticiler sorun yaşamışsa, domates tarlada kalmışsa, bugün dönemi limonu, mandalinasını değerliye yiyorsak fakat üretici de ziyan ediyorsa tüm eserlerde tarım siyasetleri tekrar düzenlenmeli. Üretici korunmalı, tedarik zinciri kooparatiflerle daraltılmalı, tüketici geliri arttırılmalı. Hem üretici keyifli olmalı hem tüketici memnun olmalı. Yoksa bu cins projeler sadace kamuyounu oyalamakla kalır.”