“ORTAK YOK”

Ebru Kılıçoğlu: Mottosu “konsantrasyon” lakin şimdi tatil ruhunu tam atamamış Galatasaray. Buna bir de Göztepe’nin, Galatasaray’ın alameti farikası olan pas oyununu bozma planı ekleniyor. Bir tarafın illa “Ben bu türlü oynayacağım” başka tarafın “Ben de senin oyunu bozacağım” diye ısrar ettiği bu tablo tempolu, baskılı, zevkli lakin gol durumu açısından üretken olmayan bir müsabaka koyuyor ortaya. O kadar ki, bulunan 4 konum var. Onların 3’ü gol oluyor (Osimhen-10-penaltıdan, Romulo 27 ve Yunus 61) biri de gol olup ofsayt gerekçesiyle iptal ediliyor. Galatasaray puanlarına da koltuğuna da kimseyi ortak etmeden yoluna devam ediyor. (Cumhuriyet)

“İZMİR’İN STOKE CİTY’Sİ”

Uğur Meleke: İngiliz futbolunun sıkı takipçileri hatırlarlar: Stoke City teknik yöneticisi Tony Pulis, 2000’ler ve 2010’larda Premier Lig devlerini çok güç durumlara düşürmüş bir anti kahramandı adeta. Pulis’in pragmatik oyun ideolojisine karşı Alex Fergusonlar, Arsene Wengerler yıllarca devalar aramış lakin Britannia Stadı’nda puanlar bırakmaya da devam etmişlerdi.

Göztepe’nin bu dönem bilhassa büyük kadrolara karşı ortaya koyduğu pragmatik oyun da ister istemez bana Pulis’in Stoke City’sini anımsatıyor.

İzmir takımı merkezi çok güzel kapattı, sarı kırmızılı mesken sahibini çizgiye ve ortalara zorladı. Galatasaray birinci devrede kısır bir futbol oynadı ve 15’te 0 orta istatistiğiyle girdi içeriye.

Galatasaraylılar ikinci yarıda topu biraz daha yere indirdiler, merkezi zorladılar ve öne geçiren golü de aslında Sara-Mertens-Yunus iş birliğiyle bu formda buldular. (Hürriyet) 

“SORUMLULUK ALANLARLA 3 PUAN GELDİ”

Levent Tüzemen: Galatasaraylı futbolcular pas trafiğinde süratli hareket edemeyip çabuk paslaşamayınca Göztepe, kadro savunmasını muvaffakiyetle yaptı. Savunmadan oyunu akıllı kuran, ayaklarını âlâ kullanan Sanchez’in performansı beni çok şaşırttı. Zira Kolombiyalı yıldızın bu kadar kusur yaptığı maçı hiç görmedim.

İkinci yarıdaki Galatasaray’ın özlenen oyununa yaklaşmasının ana nedeni, tribünlerin fevkalade dayanağıdır. Galatasaraylı oyuncular, pas trafiğinde birbirlerine daha yakın oynadılar. Göztepe kalesine giderken çabuk hareket ettiler. Yunus’un golünde Sara ile Mertens’in paslaşmaları ve final pasları akıl doluydu. Sara’nın, Mertens’in ve Yunus’un aldığı sorumluluk Galatasaray’ın maçı kazanmasına katkı sağladı. Bilhassa Sara çalışkanlığı, rakipten top çalışı, oyuna akıl katması alkışlanacak hoşluktaydı. (Sabah)

“ALTIN DEĞERİNDE”

Serkan Akcan: Gabriel Sara Göztepe önünde birinci yarıda Galatasaray’ın en uygunuydu. Atakta kaybedilen toplarda en çabuk geri koşan, toplara birinci müdahaleyi yapandı. Yalnızca atakçı bir orta saha değil, tıpkı vakitte ekibin en yeterli savunmacılarından biri. Oyun aklı o kadar yüksek ki, rakibin pas açılarını kapatarak kazandığı toplarla atak başlatıyor. Yunus’un golünden evvel Mertens’e ayak dışıyla attığı pas dayanılmaz bir yetenek şovuydu.

Göztepe ligin topla en az oynayan ekibi. Stoilov’un öğrencileri topa az dokunup ligin direkt olarak en süratli atak eden grubu olmayı başarıyor. Galatasaray’a karşı taçları Djalma’nın uzun atışlarıyla tehlikeli birer atak tertibine dönüştürmeyi başardılar. Galatasaray’ın 1-0’dan sonra baskıyı artırdığı devirlerde blok halinde o kadar hakikat durup o kadar kolay top kazandılar ki, Muslera ve Galatasaray savunmasını daima hazırlıksız yakaladılar. (Fanatik))